21. yüzyılda dünyamızda özellikle 1980 sonrasında hızla artan bir küreselleşme süreci yaşanmaktadır. Küreselleşmiş dünyada, çalışma yaşamına ilişkin standartların uygulanmasında ihlaller yaşanmakta, temel işçi hak ve özgürlükleri kısıtlanmakta, yeni çalışma biçimleri ortaya çıkmakta, yaşanan ekonomik krizler çalışanları da etkilemektedir. Bu gelişmeler yaşanırken, ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) gibi uluslararası alanda çalışma standartları belirlemeye ve uygulamaları bir ölçüde de olsa denetlemeye çalışan bir kuruluşun faaliyetlerinin önemi daha da belirginleşmektedir.
1919 yılında kurulmuş olan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), sosyal adaletin ve uluslararası insan ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler ihtisas kuruluşudur.
Örgüt, Sözleşme ve Tavsiye Kararları ile işçilerin hak ve menfaatlerini korumaya, çalışma hayatında genellikle daha fazla istismar edilen kadın ve çocuk işçileri özel koruma altına almaya, çocuk işçiliğini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
ILO’nun dört temel stratejik hedefi vardır:
ILO, hükümetlerarası kuruluş olmakla birlikte, tüm faaliyetlerini hükümet-işçi-işveren temsilcilerinden oluşan üçlü (tripartite) yapı çerçevesinde yürütmektedir.
Birleşmiş Milletlerde uygulanan değerleme esasları çerçevesinde üye devletlerden alınan katılım payları ile finanse edilen ILO bütçesi iki yıllık dönemleri kapsamaktadır.
ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ ANAYASASI’NIN BAŞLANGIÇ BÖLÜMÜ;
“Evrensel ve kalıcı bir barışın ancak sosyal adalet temeline dayalı olması nedeniyle;
Çok sayıda insan için, adaletsizliğin, sefaletin ve yoksulluğun bulunduğu çalışma koşullarının varlığı ve bunun dünya barışı ve ahengini tehlikeye düşürecek bir hoşnutsuzluğa yol açtığı ve bu koşulların örneğin günlük ve haftalık maksimum çalışma saatlerinin düzenlenmesi, işçilerin işe alınması, işsizliğe karşı mücadele, yeterli yaşam koşullarını sağlayacak bir ücretin güvence altına alınması, işçilerin genel ve mesleki hastalıklara ve iş sırasında meydana gelen kazalara karşı korunması, çocukların, gençlerin ve kadınların korunması, yaşlılık ve maluliyet aylıklarının bağlanması, “eşit işe eşit ücret” ilkesinin tanınması, sendikal özgürlük ilkesinin sağlanması, teknik ve mesleki eğitimin düzenlenmesi ve benzer diğer önlemler bakımından bu koşulları iyileştirmenin acilen gerekliliği nedeniyle;
Gerçekten insancıl koşullara sahip bir çalışma düzeninin herhangi bir ulus tarafından kabul edilmemesi kendi ülkelerinde çalışanların durumlarını iyileştirmeyi arzu eden diğer ulusların çabalarına engel oluşturması nedeniyle;
Adalet ve insaniyet duygularından hareketle, aynı zamanda sürekli bir dünya barışını sağlamak arzusu ve bu belirtilen hedeflere ulaşmak amacıyla hareket eden Yüksek Akit Taraflar, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün işbu Anayasası’nı onaylarlar.”
Bugüne kadar yapılan konferanslarla 185 sözleşme ve 195 tavsiye kararı kabul edilmiştir.
FAALİYET İLKELERİ
1944 yılında ILO Konferansı’nın onayladığı Filedelfiya Bildirisi halen geçerli olan aşağıdaki ilkeleri kapsamaktadır;
Yoksulluğa karşı mücadele, her ulusun kendi içerisinde tükenmez bir şevkle ve genel refahın geliştirilmesi için işçi ve işveren temsilcilerine, hükümetleriyle eşit statü sağlayan özgürce tartışma ve demokratik kararlara birlikte katılma suretiyle, sürekli ve ortak bir uluslararası gayretle yürütülmeyi gerektirir.
FAALİYET ALANLARI
Çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmeye, iş bulma olanaklarını artırmaya ve insan temel haklarını daha ileri düzeylere götürmeye yönelik katkılarda bulunacak uluslararası politika esasları ve faaliyet programlarını hazırlamak,
Bu politikaların ulusal yetkililer tarafından onaylanarak uygulanabilmesi için, uluslararası düzeyde çalışma standartları oluşturmak,
Bu politikaların etkinlikle uygulanabilmesinde, hükümetlere yardımcı olacak içerikli bir uluslararası teknik işbirliği programı hazırlamak,
Bu çabaların tümünü daha etkin bir çerçeve içinde ilerletebilmek amacı ile öğretim, eğitim, araştırma ve yayın faaliyetlerinde bulunmak.
1994 yılından itibaren ve özellikle 1995’te Kopenhag’da yapılan “Dünya Sosyal Gelişme Zirvesi”nde ve 1996 Singapur Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı’nda ILO’ya atfedilen özel roller, ILO’nun, faaliyetlerini; yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde, artan biçimde işsizlik ve yoksulluk ile savaşın ve Dünya ticaretinin serbestleştirilmesi ile küreselleşmenin yol açmakta olduğu değişimler sürecinde çalışanların temel haklarının korunması ve standart tesisi işlevi ve ilgili denetim mekanizmasının güçlendirilmesi üzerinde yoğunlaştırmaya başlamasına yol açmıştır.
YAPISI
Her yıl yapılan ve genel kurul niteliği taşıyan Uluslararası Çalışma Konferansı; İcra Konseyi niteliğindeki Yönetim Kurulu ve örgütün sekreterya hizmetlerini yürüten Uluslararası Çalışma Bürosu’ndan oluşmaktadır.
ULUSLARARASI ÇALIŞMA KONFERANSI
Üçlü yapı çerçevesinde her yıl gerçekleştirilen Konferans’da her üye ülke, refakatlerinde gerekli görülen sayıda teknik danışman olmak üzere 2 hükümet, 1 işçi ve 1 işveren olmak üzere 4 delege ile temsil edilmektedir.
ILO’nun yasama organı niteliğinde olan, sosyal ve çalışma sorunlarının tartışıldığı evrensel bir forum olarak kabul edilen Uluslararası Çalışma Konferansı;
YÖNETİM KURULU
Yönetim Kurulu 28’i hükümetleri temsilen, 14’ü işçileri temsilen, 14’ü de işverenleri temsilen olmak üzere 56 üyeden oluşmaktadır. Hükümetleri temsil eden 28 üyenin 10’u büyük sınai önemi olan ülkeler tarafından18’i ise yukarıda sözü edilen on üye ülkenin delegeleri dışında Konferansa katılan hükümet delegeleri tarafından bu amaç için seçilen üye ülkelerce atanırlar. Yönetim Kurulunun görev süresi üç yıldır.
Yönetim Kurulu yardımcı üyelerinin toplantılarda söz hakları olmakla birlikte, oylamalara katılma hakları bulunmamaktadır
Genel Müdür;
Uluslararası Çalışma Bürosu (UÇB)’nun Genel Müdürü, Yönetim Kurulu tarafından atanır ve kurulun talimatlarına uyar; UÇB’nun iyi bir şekilde çalışmasından, kendisine verilen diğer görevlerin yürütülmesinden sorumludur. Genel Müdür veya Yardımcısı Yönetim Kurulunun bütün toplantılarına katılır.
ILO’ya üye ülkelerin sanayi ve istihdam sorunuyla ilgili Bakanlıkları, Yönetim Kurulundaki temsilcileri aracılığıyla ya da böyle bir temsilcisi yoksa hükümet tarafından belirlenmiş bir yetkili vasıtasıyla Genel Müdür ile doğrudan iletişim kurabilmektedirler.
ULUSLARARASI ÇALIŞMA BÜROSU
ILO sekreteryası, merkez büroları, araştırma merkezi ve basımevi Cenevre’deki Uluslararası Çalışma Ofisi’nde faaliyet göstermektedir. 40′ı aşkın ülkede ILO’nun bölge, alan ve ülke ofisleri bulunmaktadır ve yerinden yönetim ilkesine göre çalışmaktadır.
Yönetim Kurulu tarafından 5 yıl için seçilen Genel Müdür’ün yönetimindeki değişik uzmanlık birimlerinden oluşmaktadır. Büro; Konferansın, uzmanlar denetim organları ve sektörel komite toplantılarının belge ve raporlarını hazırlar, dünya genelinde bölgesel ve ülkesel bürolar ile çok uzmanlıklı ekiplerce (multidisciplinary team) yürütülen teknik işbirliği programlarını yönlendirir ve araştırma ile eğitim faaliyetlerinde bulunur.
SÖZLEŞMELER VE TAVSİYE KARARLARI AÇISINDAN ÜYE ÜLKELERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Sözleşmelerin söz konusu olması halinde;
Tavsiye Kararlarının söz konusu olması halinde;
Üye ülkelerde çalışma barışının tesis edilmesi ve korunması açısından, tüm çalışanlara sendika kurma hakkı tanıyan 87 sayılı Sözleşme ve çalışanların özgürce toplu pazarlık yapma hakkına sahip olmasını öngören 98 sayılı Sözleşme hükümlerinin bir üye ülkede ihlal edilmesi durumunda, ILO Yönetim Kurulu’na yapılan şikayetleri incelemekle, 1951 yılında Yönetim Kuruluna bağlı üçlü yapıda kurulan Sendikal Özgürlük Komitesi’nin görevli olduğu özel bir denetim mekanizması da bulunmaktadır.
ILO – TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Örgüte, Cumhuriyetin kuruluşunun henüz 9. yılında, yani 1932 yılında üye olan Türkiye, 2001 yılına kadar toplam 185 Sözleşmeden 56′sını onaylamıştır. Avrupa Birliği ülkelerince onaylanan Sözleşme sayısı ortalaması 73, ILO’ ya üye ülkeler ortalaması 38′dir.
Ülkemiz,1998 yılında;
Bütün sektörlerde çocukların çalıştırılmasını etkili biçimde yasaklayacak ulusal bir politika izlenmesini ve giderek çocuklarda çalışma yaşının, fiziksel ve ruhsal açıdan olgunlaşmalarıyla uyumlu biçimde yükseltilmesini amaçlayan İstihdama Kabulde Asgari Yaşa İlişkin 138 sayılı ve Zorla ve zorunlu çalıştırmaya izin verilmesini koşullara bağlayan Cebri veya Mecburi Çalıştırmaya İlişkin 29 sayılı Sözleşme’yi, onaylamıştır.
Bu iki Sözleşme, ILO’nun temel haklara ilişkin 8 Sözleşmesi arasında yer almaktadır. Türkiye, temel haklara ilişkin 87, 98, 100, 105 ve 111, 182 sayılı Sözleşmeleri de onaylamış bulunmaktadır.
Ülkemiz, 29 ve 138 sayılı Sözleşmeleri onaylamakla ILO’nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmenin tamamını onaylayan 38 dünya ülkesinden biri durumuna gelmiştir.
Anayasamızın 90. Maddesine göre, ülkemiz tarafından onaylanan ILO Sözleşmeleri yasa hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Ancak Sözleşmelerin uygulanabilmesi için, eğer gerekiyorsa iç hukukta düzenleme yapılması yoluna gidilmektedir.
ILO, standart belirleme ve bunların uygulanmasını izleme çalışmalarının yanında, teknik işbirliği çalışmalarıyla da üyesi bulunan ülkelere yardımcı olmaktadır. Türkiye uzun yıllardan bu yana ILO ile işbirliği yaparak çeşitli projeler gerçekleştirmiş ve bu işbirliğinden başarılı sonuçlar almıştır. Şu anda süren en önemli projelerden birini Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması Programı (IPEC) oluşturmaktadır.
ILO ile işbirliği halinde “Türkiye’de Yeniden Yapılanmaya Eşlik Edecek Aktif Politikalar: Kocaeli Pilot Projesi 2003 Eylül ayında başlatılmıştır. Bu projenin genel amacı; aktif işgücü piyasası politikalarının belirlenmesi ve tüm sosyal tarafların katılımı ile Kocaeli’nde istihdam hizmetlerinin geliştirilmesidir. Proje kapsamında, İlin İstihdam Durumu Raporu hazırlanmıştır. İki kez işgücü piyasası ihtiyaç analizi yapılmış, sonuçlari İl İstihdam Kurulunda tartışılmış ve işgücü yetiştirme faaliyetleri bu kapsamda planlanmıştır. ILO Uluslararası Eğitim Merkezi ile işbirliği yapılarak İŞKUR personeli ve sosyal taraflar personeline “Aktif İşgücü Piyasası Politikaları, Kamu İstihdam Kurumlarının Yeni Görev Tanımları, Mesleki Rehberlik Ve Danışmanlık” eğitimi ile “Kendi İşini Kur Geliştir” eğitimi sağlanmıştır.
Ayrıca, ILO 2004 yılında Kayıt dışı İstihdam konulu sosyal diyalog projesi Gaziantep ve Çorum illerinde başlatılmıştır. Bu kapsamda oluşturulan proje çerçevesinde üçlü yapının tarafları bir araya gelerek kayıt dışı istihdama neden olan faktörlerin belirlenmesine yönelik sorun analizi yapmış ve seçilmiş illere yönelik konu ile ilgili genel çerçevenin çıkması açısından akademisyenler birer rapor hazırlamıştır. Amaç, seçilmiş illerde elde edilecek proje çıktılarını yerelden genele yaymak ve Türkiye genelinde tüm taraflar olarak birlikte çalışarak sorunları aşmaktır.
Üçüncü bin yıla girerken, dünyada yaşanan hızlı değişim ve küreselleşme olgusu karşısında ILO’nun nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği günümüzde yoğun olarak tartışılmaktadır. Bu bağlamda, ILO’nun standart belirleme işlevinin yanı sıra, dünyada işsizliğin önlenmesi, istikrarlı ve üretken istihdamın geliştirilmesi konusunda etkin çalışmalar yapması üzerinde durulmaktadır. Hiç kuşku yok ki, eşitsizliklerin, gelir dağılımı adaletsizliklerinin, işsizliğin artmakta olduğu dünyamızda, ILO 21. yüzyılda da önemini ve uluslararası topluluk için vazgeçilmezliğini sürdürecektir.
Alıntıdır.
Kaynak : İŞKUR